- Amerika da ne kadar kaldınız? - Vilyams Tavn da iki ay, fakat kuzey Amerikanın büyük üniversitelerinin genellikle, kadın ve sanata, fikre temas eden oluşumlarda konferans vermek üzere Amerikayı dolaştım. İkinci defa Kolombiya üniversitesinin tarih şubesinde misafir profesör sıfatı ile altı ay ders verdim. Bunun notları henüz yayınlanmış değildir. - Amerikalı öğrenci ilgili oldu mu? - Çok...Beni hayrete düşürecek kadar çok. Bazılarının 'Tez' lerini yakın zamana kadar sakladım. Çok çalıştılar, düşündüler, Türk devrimini yalnız bitaraf değil, aynı zamanda sohbetle görüşlerini gösterdiler. Düşünür zümresince Türk devrimi Türk halkına çıplak gezen ilkel bir halka giydirilmiş giysi gibi sırtına geçirilmiş üstünkörü bir şey olduğu kanaatini veren bazı uygunsuz propagandalar yapılmıştı. Onun için Türk Türk tarihinin ve milletinin en büyük evladı olan Atatürk ten bahsederken kendisi ile beraber devrimlerinin de geçeceğini zannederlerdi. Atatürk ün Türklere zamanla gelişim edecek bir düzen, bir görüş, bir yol gösterdiğini Amerika ya anlatabilmek için birazda Türk halkını tanıtmak çok lazımdır. Amerika da ilgili oldukları konferanslarda insana çok soru sorarlar. Bunlar arasında çok acılar vardır ki, burada tekrar edecek değilim. Herhalde son matem esnasında memleketin Atatürk ün devrim eserlerine ne kadar bağlı olduğunu göstermesi ve o devrimlerde Atatürk le müşterek olan Cumhur reisimizin İngilizce olarak Amerika halkına hitabı, yeni Türkiye için her sınıf halkta çok hürmet uyandırdığına inanıyorum. - Amerikalıların kendileri ve tahsil usulleri hakkında izlenimlerinizi söyler misiniz? - Bunlar ayrı ayrı makale konusu olacak etütlerdir. Burada bahsetmeyeceğim. Hindistan seyahati hakkındaki soruma: - Onu ayrı bir kitap halinde yayınlayacağım... Çümlesi ile yanıt veren Halide Edip ondört uzun senenin genel hatlarını anlatmış oluyordu. Yurt dışında durup dinlenmeden yine bir yurt için çalışan Halide Edip e yeni bir cepheden soru sordum: - Türk basınını ve fikir eserlerini takip ettiniz mi? Tek kelime ile yanıt verdiler: - Evet... O halde asıl sormak istediğimi sorabilirdim: - Milli edebiyat hakkındaki fikriniz? - Milliden amacınız meşrutiyetten sonra şöhret olan iden bir hayli okul ise, bunlar hakkında eskiden bir hayli yazı yazmış olduğumu biliyorum. Pek kısa bir şekilde edebiyatımızdan 'Türk tarihinde doğu ve batı mücadelesi' ismindeki İngilizce kitabımda bahsettim. Bunun da Türkçesini hazır olduğu zaman çıkaracağım. - Aralarında en çok sevdiğiniz şair? - Yahya Kemal, Mevlüt'ten sonra çok lezzetle okuduğum odur. 'Mevrüt'ün sözünü ediyorum, çünkü Yahya Kemalin şiirini zamanla koşullara bağlamıyorum. Fikri ne olursa olsun, kelime ile yaptığı resimler daima okuyan için yaşayan birer hayal, kullandığı lisan, Türk dilinin bir abidesi gibi kalacaktır. Ben kendi hesabıma az yazdığına minnettarım. Çünkü hem musikisi, hemde anlamı itibarı ile her kelimesi süzgeçten geçmiştir. - Hikayeci olarak hangisini seversiniz? - O devrin çok kuvvetli hikayecileri vardı. Ben yalnız bugün aramızda olmayan Ömer Seyfettinin adını anacağım. Çünkü onun kadar 'Homour' yani mizahını halktan almışına tesadüf etmedim. Kuvvetli Satyre yapanları vardır ve hala vardır. Fakat yazı lisanına Humour sokan Ömer Seyfettindir. - Yenilerden hangilerini beğeniyorsunuz? - Hepsini okumadığımı itiraf ederim. Sebebi, öncelikle her gün sekiz ile on saat çalışan adamın keyif için okumaya çok zamanı kalmıyor. Sonra ortada bir dahi akını var. Ben nedense dahi kelimesinden biraz ürküyorum. Çünkü zamanın ölçüsünden geçmemiş sanatkar için hükümlerimiz kati olamaz. Bununla beraber gelişi güzel bazı isimlerin sözünü edeyim. Bunlar görüş, hatta kanaat itibarı ile birbirlerinden çok başkadır. Fakat bence bir sanatkar yahut düşünürün derecesi bununla ölçülmez. Sırf eleştirmen olarak Nurullah Ataç ı severim. Necip Fazılın bazı kuvvetli parçaları var. Ziya Hilminin 'Aşk ahlakı' adındaki düz yazısını nefis buldum. Peyami Sefa genç düşünürler arasında en kuvvetli yazanlardan biridir. Bazen hiç fikrini kabul etmediğim halde yine ilgi ile okurum. En gençleri olduğunu zannettiğim Nazım Hikmet orjinalite, ilham ve kudret bakımından şaheser denilecek parçaları yazdı. Fazla ideolojiye saptığı yerleri o kadar sevmiyorum. Fakat bana geliyor ki bu çocuğun gelecekte uluslararası bir şöhret olabilir; yeter ki mesleğinde olgunlaşsın. Onun en büyük marifeti zamanının hem iyi, hem kötü eğilimlerini sanatkar kudreti ile ifadesidir. Size bir örnek vereyim. Ahbaplarımdan Kembriç üniversitesi edebiyat profesörlerinden Lucas isminde bir İngiliz yazar vardır. Benim ' Doğu ve batı mücadelesi' ismindeki eserimden 'Makineleşmek istiyorum' şiirin çevirisini okuduktan sonra bana yazdığı bir mektupta özet olarak diyor ki: - Nazımın bir şiirini bugün sınıfıma okutacağım. Hemfikir olduğum için değil. Zamanımızın ruhundaki fena bir eğilimi en canlı ifade ettiği için. - Yeni bir eser hazırlıyor musunuz? - Şimdilik Tatarcığın düzeltmeleri ile meşgulüm. Çünkü o kendi kendine 'Sinekli bakkal' ın ikinci cildi oluyordu. Onun için aynı zamanda İngilizcesini de hem İngiliz hemde Hollandalı tabi im için hazırlıyorum. Bir taraftan da bu 'Triloji' nin üçüncü cildi kendi kendisini kafamda yazıp duruyor.



Edip romancı ve düşünür Halide Edip i yorduğumu anlıyordum. onun yüksek alçak gönüllülüğünden yararlanmak istemedim. Konuşmamızın ardından Yedigün romanını, Tatarcığın karalamalarını gözden geçirecekti. Yine Yedigün için çalışacaktı demekti. Niyazi Ahmet Tüm Türk edebiyatına gönül vermiş yazar, sanatkar ve düşünürleri tekrar buradan saygı ile anıyorum.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder