12 Ocak 2019 Cumartesi

Piyes üstatları 4

LUİGİ PİRANDELLO

(Bu makale, Remzi Kitabevi tarafından yakında dağıtılacak olan L. Pirandello nun ' Güneş ve gölge' adlı kitabının ön sözünden alınmıştır.)

Luigi Pirandello yalnız, son otuz senenin en meşhur İtalyan edibi değil, aynı zamanda asrımızın en büyük sanatkarlarından biri, insanlık tarihini dehalarının ışıkları ile aydınlatmış düşünürlerinden biridir.
Ender olarak bir sanatkarın hayatı ile eseri arasında, Pirandello da vaki olduğu kadar derin bir münasebet mevcut olabilir. Filhakika büyük yazarın karışık, gürültülü, sıkıntılı, heyecanlı, elemli ve sırlı hayatı bütün yazılarında derin izler bırakmış, bu eserler onun hayatının aynası olmuşlardır.
1867 de Sicilyada, Girgenti civarında doğdu. Doğumu normal zamanından hayli evvel ve ani oldu ve etrafındakilere çok heyecan verdi. Çocukluğu bu kasabada geçti. İlk tahsilini hususi olarak yaptı. Daha pek küçük yaşta iken Pirandello bazı halleri ile diğer arkadaşları arasında üstün duruma düşüyor nazarı dikkati çekiyordu. Çok hassastı, en küçük ve ehemmiyetsiz şeyler bile onu müteessir edebilirlerdi. Henüz yedi sekiz yaşında iken, okuyup yazmayı yeni öğrendiği zamanlar, kendisinden kuvvetli bir zekanın ve aynı zamanda büyük bir çalışma sevgisinin mevcut olduğu görülüyordu. Kasabanın en sağlam bir surette terbiye görmüş ve en iyi kalpli çocuğu idi. Fakir arkadaşlarına karşı gösterdiği sevgi ve onlara gizlice yaptığı yardımlar, oğlunda büyük bir dindarlık gören annesini çok sevindiriyordu. Ticaret hayatında oldukça tecrübeli olan babası, Luigi nin sağlam ve ameli bir kültür almasını, hayatta işine yarayacak, maddi ihtiyaçlarını temin edebilecek bir meslek sahibi olmasını istiyordu. Bu düşünce ile çocuğunu teknik mektebe yazdırdı. Luigi burada bir sene, fazla çalışmak lüzumunu duymadan, başarı ile tahsil etti; fakat kendisini ilerde yüksek ticaret tahsiline hazırlayacak olan bu dersler onu hiç saramamışlardı.O, klasik tahsil yapmak, latince ve edebiyat öğrenmek istiyordu. Bu büyük isteğini yerine getirmek için evde gizlice çalışıp sınavlara hazırlandıktan sonra, teknik okuldan gimnaza nakletti ve emrivaki pek geç haber alan babasının müthiş bir öfkelenmesine rağmen yeni tahsiline büyük bir sevgi ile bağlanarak devam etti.
Bu aralık kendisini bir tiyatro ve temsil merakı sarmıştı. Etrafına topladığı birkaç arkadaşı ile birlikte çabucak bir ,'kumpanya' teşkil etti: ilk temsiller temsiller büyük bir başarı ile karşılaşıyordu. Meçhul yazarların ötede beride bulunmuş dram ve komedileri küçük Pirandello nun tiyatrosunda umulmadık bir başarı ve rağbet görüyorlar, hiç olmazsa bir defa temsil edilmek şerefine nail oluyorlardı. Bu piyesler arasında bir tanesi doğrudan doğruya Pirandello tarafından yazılmıştı: Barbar adını taşıyan bu beş altı perdelik dramın müsveddesi o uzak devirlerde kaybolduğundan, Pirandello nun çocukluğunda yazdığı yazılar hakkında bir fikir edinmek maalesef mümkün olmamıştır. Fakat küçük tiyatro müdürünün daha o yaşta iken saf ve temiz bir çocuk kalbinin, keskin bir zekanın bütün tezahüratını ifade eden çok güzel sahifeler ve parçalar yazdığı muhakkaktır. On beş yaşında iken ilk mısralarını yazmaya başladı. O zamanlar Pirandello ailesi, işlerin yolunda gitmemesi sebebi ile Palermo ya nakletmişlerdi. Luigi burada tahsiline devam ediyordu. İlk şiirleri umumiyetle, o zamanlar çok sevdiği ve kendisinden dört yaş büyük olan bir kıza hitap eden parçalardı. Genç şairin ilk aşkı üç sene sürdü. Sonra bu kızla nişanlandı. Pirandello liseye devam ediyordu. On sekiz yaşında liseyi bitirdi; üniversite tahsilini yapmak için Roma ya gitti. Burada edebiyat fakültesinde iki sene
büyük bir istekle çalıştı; fakat bir profesörle arasında çıkan bir mesele dolayısı ile üniversiteyi terk etmek mecburiyetinde kaldı. Tahsilini bitirme için Almanya da Bonn Üniversitesine nakletti. Burada bir taraftan çok ciddi ve ağır bir tahsile devam ediyor, diğer taraftan da Renin nefis ve mucizevi ilkbaharında şiirler yazmaya devam ediyordu. Bu şiirlerin bir çoklarını Jenny isminde bir Alman kızına ithaf etmişti; bu hareketi bilahare Sicilyalı nişanlısından ayrılmasına sebep oldu. Bonn üniversitesinde güç ve yorucu tahsil büyük bir başarı ile neticelendi, Pirandello Roma ya döndü. O zamanlar tanıştığı büyük İtalyan yazarlarından Capuana kendisine, şiirlerinden sonra, nesir sahasını da tecrübe etmesini tavsiye etti. Böylece Pirandello nun ilk romanları ve hikayeleri vücuda gelmeye başladı. Romanları arasında evvela L'Esclusa yayınlandı ve derhal edebi eleştirmenlerin dikkatini çekti. Pirandello bir taraftan da, kendisinin bütün dünyada şöhretinin temellerini kuran nefis hikayelerini yazıyordu. Evlenip Romaya yerleştikten sonra, o tarihte hemen hemen kendisinin yaşında olan fakat ondan çok daha evvel şöhret alan D'Annunzio ya karşı açtığı bir mücadele Pirandello nun edebiyat aleminde tanınmasına yaradı, fakat tam altı sene kitapçılar kendisinin eserlerini dağıtmak istemediler. Bu müddet zarfında Pirandello bir çok eserler vücuda getirmişti. Fakat bunlar, dolabın üstünde üst üste yığılıyorlar, öylece unutulmuş bir halde kalıyorlardı. Bu uzun bekleme devresinden sonra talih nihayet Pirandello ya gülümsemeye başlamıştı. Turno adlı romanı bir yevmi gazetede yayınlandı. Bu yayından sonra Sicilyalı yazar büyük gazetelerin edebi eleştirmenlerinin dikkatini kendi üzerine çekmeye başlamıştı. Yazılarında, bilhassa hikayelerinde büyük bir yenilik, bir orijinallik görülüyordu. İnsan ruhunun derinliklerinde, karanlıklarında yaptığı araştırmalar, kendisinin ileride ne kadar kıymetli eserler yaratacağını gösteriyorlardı. Artık gazeteler ve editörler eserlerini yayınlamakta bir güçlük göstermiyorlar, hatta bir çok eserleri muhtelif gazetelerde veya kitap halinde aynı haftalarda yayınlanıyordu. Hayat Pirandello için artık donuk ve yorucu olmaktan çıkmış, istikbal için bir çok ümitler veriyor, yazar gece gündüz hummalı bir faaliyetle çalışıyor.
Ailesinin o zamana kadar çok mükemmel olan mali vaziyeti birden bire bozuluyor: Tam bir yıkım. Geçiminin mühim bir kısmı babasının yardımına bağlı olan Pirandello birden bire çok müşkül bir vaziyette kalıyor, ne yapacağını bilmiyor. İlk çare olarak aklına...İntihar geliyor! Üç çocuğunu ve karısını sefaletten kurtarmak için bunun en basit bir çare olacağını düşünüyor. Bu buhranı atlattıktan sonra, ailesinin ekmeğini temin için çalışma saatlerini iki misline çıkarıyor, mecmua ve gazeteler için  hikayeler yazıyor, ecnebilere İtalyanca dersleri veriyor ve nihayet yüksek öğretmen okulunda bir öğretmen muavinliği alıyor. Sonra, alelacele bir miktar para elde etmek için hiç yapmadığı bir şeyi yapıyor (zaruret insana her şeyi yaptırır) : Henüz bir sayfasını bile yazmadığı bir romanı satıyor. İçinde çırpındığı büyük sıkıntının kendisine verdiği bir fikri (yani çocuklarını ve karısını sefaletten kurtarmak için onları zengin kayın pederinin yanına göndermek, sonra, sahte bir intihar veya ölümle ortadan kaybolmak, başka isim altında, başka bir memlekette, başka bir hayat yaşamak fikrini) bu romanın mevzusu olarak alıyor. Bu fikri kendisi için tatbik etmekten vazgeçiyor, fakat bu vesile ile roman doğuyor, yavaş yavaş büyüyecek bir cilt halini alıyor ve Pirandello nun romanları arasında en güzelini teşkil ediyor: Merhum Mattia Pascal.
                                                                                                                     Devam edecek...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder