12 Kasım 2018 Pazartesi

Piyes üstatları 3

J.M.BARRIE

Bernard Shaw tarafından ekilen ve Galsworthy, Granville, Berker ve başkaları tarafından yeşertilen, yetiştirilen bugünkü fikir, düşünceler dramının Berrie nin üzerinde hiç bir tesiri görülmedi,
diyebiliriz. Birçok muasırları gibi oda 20. asır yaşayış ve ahlakının ölçülerinde beğenilecek, takdir edilecek pek az şey bulabildi, böyle olmakla beraber kendisinin 'insanlığı kurtarma cihadına' çağrıldığını sanmadı. Barrie ahlak baltasını engin bir neş'e ile kullanabilen Shaw a hiç benzemezdi. Onun biricik silahı hülyalı bir göz ve uçuk, el kol bağlayıcı bir gülümseme idi. O, iç aleminden dışarıya çıkarak etrafını araştırdı ve Tanrının yarattığı kadın ve erkekleri gördü. Bu yaratıkların pek iyi olduklarını kabul etmedi. Kendisine derin bir inançla:Ben bunlardan daha iyisini
yaratabilirim...Diye düşündü. Tekrar öz alemine döndü. Kendi örneğine göre kadın ve erkeklerle dolu kendi dünyasını yarattı. Bu dünya nasıl bir yerdir. Bazıları, bunun gerçek dünyadan daha hoş, zevkli olduğunu, bazıları ise tadını kaçıracak kadar sevimli göründüğünü söylüyorlar..Nitekim Barrie ye dair yazılan bir çok kitaplarda bu nokta halledilmiş değildir. Muhakkak olan bir şey varsa Barrie nin seçtiği mevzular akıl ve mantığa aykırı:(Quality Street, Alice Sit-by-the-Fire gibi) tipleri gibi inanılmayacak kadar hayali (Valetine Brown, Tweeny, Mary Rose gibi) diyalogları da bazen paslı bir makine kadar gıcırtılıdır.
Shaw gibi Barrie de Londralı değildir. İrlandalıdır. 1860 da Kirriemur da doğdu. 1882 de Edinburgh Üniversitesinden mezun oldu. Londra da gazetecilik etti. 1888 den 1900 yılına kadar müteaddit romanlar, nesirler ve biyografiler yazdı. Öyle ki 19. asır kapanırken, edebiyat dünyası onu şöhreti hudutları aşmış bir romancı olarak buldu. Barrie bu arada bir kaç piyes kaleme almış, fakat pek öyle bir başarı gösterememişti. Lakin aradan bir çeyrek asır geçip de romanları artık modadan düşünce ikinci hüviyeti ile yükseldi ve zamanının en gözde piyes yazarı olarak tanındı, sevildi.
The Professor's Love Story 1895 (Profesörün  aşk masalı), The Litte Ministes 1897, The Wedding Guest 1900 (Düğün misafiri) adlı tecrübi piyesle, Barrei nin daha orijinal bir şekilde yazmaya başlamadan önce, malum ve kabul, tatbik edilegelmiş olan sahne örf ve adetlerine uymaya çalıştığını gösteren eserleridir.
Quality Street 1901 de bambaşka bir teknik hakimdir. Vak'a Napoleon devrinde geçer.
Geçen sene sahnemizde Bulunmaz uşak isimi altında fevkalade bir başarı ile temsil edilen The Admirable Crichton(I) piyesinde sosyal düzelticiler, cidden etkili ve eğlendirici izler bulabilirler.
(Bulunmaz uşak) taki tipler, hayat pazarında rastladığımız insanları ziyadesi ile andırır. Ekserisi, hiç bir ince noktası ihmal edilmeksizin adeta özene bezene resmedilmiştir. Fakat bu tiplerin gündelik hayatta gördüklerimize uyması alelade insan numuneleri olmalarından değilde, daha ziyade Barrie nin göz dünyasındakilere benzemesinden ileri gelir.
Gerçek dünya ile Barrie nin yarattığı hayal, fantezi dünyası arasındaki uçurum ne kadar derin olursa olsun, onu, hayatı kendi merceğinden tenkit etmek hakkından asla mahrum etmiyor. Barrie ye göre iki dünyadaki ( yani bizim dünyamızla onun dünyası) en hoş, en meraklı manzara kadınla erkek arasındaki ebedi trajikomik mücadele, müsabakadır. Barrie de kadınca bir duyuş, bir seziş vardır. George Mereditt in bir özdeyişini yazara tatbik ederek diyebiliriz ki, Barrie kadınlaşmadan varlığında kadın içgüdüleri bulunan bir varlıktır. Onun içinde, hayat ve insanlığı kadınlık bakımından görmek güçlü isteğini besler. O erkek egoistlere en az dost olan bir mahluktur. Dünyanın da kuvvetli, kendisine güvenen erkeklerin yüz suyu hürmetine durduğuna inanmak gibi bir gösterişte bulunmaz. What Every Women Knows 1908 ( Her kadın ne bilir) deki John Shand isimli kahramanla, bir başka piyesinde ki Harry Sims, bütün o kuvvet ve kudretli görünüşlerine rağmen, bu bakımdan alelade hava habbeciklerinden başka bir şey değildirler.
1917 de yazdığı Dear Brutus ( sevgili Brutus) ile 1920 de çıkardığı Mary Rose da Barrie realite dünyasından daha çok uzaklaşır.
Barrie, dünya çapında büyük bir piyes yazıcısı mıdır?.. Buna, doğrusunu isterseniz cevap veremeyeceğim. Fakat edebiyat eleştirmenleri, Barrie yi mehenke vururken çok titiz davranıyor ve bir hüküm verirken de:
- Böyle diyoruz ama, şuur altı bir inançla da bu hükmümüzde yanıldığımızı anlıyoruz...Diyorlar.
Bende aynı inancı besliyorum.
                                                                                                         İbrahim Hoyi


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder