61 seneden beri, İngiltere'nin kalbinde Shakespeare'in doğum yeri olarak bütün dünyaca tanınmış bir küçük şehir olan Stratford-upon-Avon'da şairin piyesleri ile senelik festivaller yapılmaktadır. Hatta şimdi, harp içinde bile festival faaliyeti durmamıştır. Aşağıdaki makale Dünyaca meşhur bu festivalin nasıl ortaya çıktığını izah ediyor.

1816 da, Shakespeare piyeslerinde ki şahıslardan birleşmiş muazzam bir alay sokaklarda cüretkarhane bir gösteriş yaptığı zaman, bu fikir bir adım daha atmış oldu. Keza Shakespeare'in 300. doğum yılında büyük bir kurum inşa edilmesi ile ikinci bir adım daha atılmış bulundu.
Bu son proje bilhassa Charles Dickens tarafından olmak üzere çok tenkitlere maruz kalmıştır. Ancak 1879 dadır ki Avon nehri kenarında sırf Shakespeare piyeslerini oynamak maksadı ile ilk tiyatro inşa edildi. Teklif edilen tiyatro büyük bir muhalefetle karşılandı. Gazeteler bu gayreti 'Cinnet' anlayışı etmeye meyilli gösteriyorlar ve 'Stratford seyircisini nereden bulacağını ümit ediyor?'diye soruyorlardı.
Bu muhalefete rağmen icap eden parayı temin için millete müracaat olundu ve şehir başta (şimdiki belediye reisi Sir Archibald Flower'ın amcası olan) Charles Flower olduğu halde amaç için gerekli parayı temin etti. Fakat memleketin diğer kısımları özel bir ilgi göstermemişlerdi. Bu sebeple şurası açık görülebilir ki festivalin nihayet tesisi sırf Stratford halkının kendi teşebbüsü mahsulü olmuştur. Stratford festivali tarihinde dönüm noktası şüphesiz o sırada kendi kumpanyası ile beraber turlar yapan genç bir aktör menejere yapılan, festivalin sorumluluğunu kabul etmesi teklifidir.
Bu genç adam F.R. Benson idi ki daha sonra Sir Frank Benson olmuş ve bu senenin başlarında ölmüştür. 30 sene kadar, yalnız geçici aralıklarla Frank Benson festival temsillerini üslendi. Ve hemen şehir sakinleri için F.R.B. yi ve aktörlerini her vardığında istasyonda karşılamak ve merasimle tiyatroya kadar götürmek adet oldu. O günler büyük işler günleri idi. Ve aynı zamanda mesut günlerdi. Benson kumpanyası amatör kriketcilerden teşekkül ediyordu. Ve uzun sakin İngiliz öğleleri sanki falstaf bir gol yapıyor yahut Hamlet koşarken yakalanmasına müsaade etmekle füturuna yeni şeyler ilave ediyor gibi top darbelerinin sesleri ile ihlal ediyordu.
Sonra 1914 geldi ve Bensoncuların çoğu daha korkunç bir sahnede rollerini oynamaya koştular. Festival mücadeleye devam etti. Fakat nihayet 1916 da kapandı. 1916 da şairinin ölümünün 300. yıl dönümü şerefine Drury Lane'in özel bir matinesinde idi ki, Haşmetli kral beşinci George, Shakespeare için Frank Banson'un büyük hizmetini, temsilde kullanılan bir kılıçla Kral locasında kendisine asalet yöneltmek sureti ile belirtmiş oldu.
Harpten sonra festivallere tekrar başlandı. Fakat bu sefer tiyatro faaliyetlerinde sivrilmiş genç bir adam olan W.Bridges Adams'ın idaresinde idi. Bu yeni şef temsillere yeni bir ruh kattı. İlk beş senenin zorlukları pek müthişti. Eski rejim zamanında programlar daima bir sürü 'Yıldız' ismi ile dolardı, fakat artık görünmez olmuştu. Mevsimin yirmi haftaya kadar genişletilmesi ile Bridges Adams bu yıldız sistemini gayri mümkün tatbik buldu. Ve onun yerine tek tek yıldızlardan ziyade bir heyetin ruhu üzerine dayanarak repertuvar usulünü ikame etti. Onun bu yeni siyaseti hak kazandı ve tiyatronun müdavimleri sürat le arttı.
1925 muhteşem bir başarı senesi oldu. Yüzlerce ziyaretçi giriş ücreti almak imkanını bulamadı. Ve doğum günü yemeğinde Bernard Shaw 'Ölmez hatırasına' içmeyi teklif ederek festivalin artık içinde bulundukları binaya sığmayacak hale geldiği hakkında ki Valinin ve Müdürün fikirlerine tercüman oldu. Yeni bir tiyatro inşa etmek hususundaki bu teklif orada bulunan halkı tipik Shaw çılgınlıklarından biri gibi harekete getirdi.

Altı sene sinema binası Shakespeare için bir vatan olmakta devam etti. Ve bu zaman içinde en büyük meseleyi neticelendirmek, yeni devre layık yeni bir tiyatro binası inşa etmek için önemli çalışmalar yapıldı. Tiyatro için kabul edilen plan bir kadınındı. Britanya Krallık Mimari Enstitüsü tarafından açılan özel bir müsabakada yüzlerce proje arasında Miss. Elizabeth Scott'un projesi seçilmişti.
23 nisan 1932 günü saat 2 de 40000 kadar halk yeniden inşa edilen tiyatronun açış resmini yapmaya uçak ile gelen veliahdı karşılamak için toplanmıştı. Bir elektrik düğmesine dokunur dokunmaz bir birlik sancağı, nisan meltemi içinde çırpındı ve yetmiş dürt milletin bayrakları onu takip etti. Yarım saat sonra dört borazan boruları üflediler. Ve perde İngiltere'nin dramatik tarihinde en büyük kültürel teşebbüsün üzerinde yükseldi.
O günden beri her sene dünyanın her bucağındaki Shakespeare hayranlarını temsil eden 200000 kişi tiyatroyu ziyaret etmektedir. 1935 de Bridges Adams Shakespeare ve Elizabet devri tiyatrosu üzerinde yaşayan en büyük otoritelerden biri olan şimdiki müdür B.Y.den Payne tarafından istihlaf edildi.
Bu zat selefi tarafından teşebbüs edilmiş olan 'misafir' sahneleri repertuvarda bir piyesin sahneye konuşu sorumluluğunu üzerine almaya davet usulünü tatbik etti. Bu davet edilenler arasında Tyrone Guthrie, Robert Atkins, Yrene Hentshel, H.K. Aylff, ve bilhassa sahneye konuşu ve temsil metodu en küçük bir muhalefet görmeden dünya ölçüsünde ilgi toplayan Theodore Komisarjevsky vardı. Festival kumpanyası için şimdi daha büyük bir gelecek hazırlanmış bulunmaktadır.
Londrada da bir mevsim, bir dünya turu, ve Stradford-upon-Avon da Shakespeare hakkında senelik beynelmilel bir konferans. 1939 nisanda perde sulh içinde bir memleket üzerinde yükselmişti. Eylülde harp içinde bir milletin üzerine indi. Gayri özel bir gelecek karşısında bütün kış ayları boyunca idareciler 1940 festivalleri için bir plan üzerinde çalıştılar.
Shakespeare bayrağı Memorial Theatre üzerinde dalgalanmakta devam etmelidir. Bu gün dalgalanıyor ve yarında böyle olmakta devam edecektir. Zira o bayrak hudutları parçalanmış olmayan o ruh dünyasında bir araya toplanan her ırktan ve inançtan erkek ve kadınların birleşmiş arzu ve emellerinin sembolüdür.
Bir festival hikayesi bir şeyi oluşturmak ve onu uluslararası boyutlara kavuşturmak hiçte kolay olmuyor ama inançla arkasında durulursa başarılamayacak hiç bir şeyde olmuyor yeter ki inancınız olsun. Büyük yazar ve şairi saygı ile anıyorum..
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder