
1936 senesi. Burgaz adasında ' Kaçakçılar' isimli ilk sesli Türk filmi çevriliyor. Bir sene önce güzellik kraliçeliğini kazanmış olan Feriha Tevfik, frenk diyarındaki hem cinsleri gibi sinema perdesinde görünmeye razı gösterilmiş, bu filmde verdikleri baş kadın rolünü başarmak içinde Muhsin Ertuğrul'un rejisörlüğü altında çalışmaya başlamıştı.
O filmde rolüm yoktu ama hem arkadaşları görmek, hemde arkadaşların bu sessiz sanatı nasıl dile getireceklerini görmek sevdası ile bende Burgaz'a gitmiştim.
Yüzleri boyalı sanatkarları, kolları sıvalı, göğüsleri üryan bir rejisör ve operatörlerden başka bir grup daha vardı ki, ekran haricinde kalmış, taşların üstüne ilişmiş, oynayanları seyrediyor, rejisör dinliyor, operatörlerin hareketlerini kaçırmıyordu. Bunlarda bizdik. Yani seyirciler.
Bu seyircilerin içinde, yaşına göre uzun boylu, hayat bilgisine göre zeki yaradılışlı, öğrenci çağında olmasına rağmen alımlı hareketleri ile bir genç kızda, lakayt ve isteksiz bakışları ile aramızda dolaşıyordu. Kimdi, neyin nesiydi bilmiyordum. O devirde tiyatroya hevesli genç kız bulmak, bugün sulh'e çare bulmak kadar güç ve akıbeti karanlıktı. Gazetelerle ilan eder, dostların kulaklarını doldurur, tahsil yolunda eli ayağı düzgün lise öğrencilerine kollarımızı açar, tiyatro hevesini aşılamaya çalışırdık.
Burgaz'da film seyretmeye gelen bu kız çocuğunu da görünce: 'Acaba hevesi mi var?' ümide kapılmış, Muhsin'in, işten mola verdiği zamanda ' Kuzum şu küçük kız kim?' diye sormuştum.
-Feriha'nın akrabası imiş. Onu seyre gelmiş.
- Hevesli mi?
- Yok canım...Biraz önce Hazım 'Sizde filmde oynamak ister misiniz? diye sordu.
-Ne cevap verdi?
-Hiç böyle bir şey düşünmedim, ben şimdi liseyi bitirmeye çalışıyorum, dediğini duydum.
-Sonrası için ümit yok mu acaba?
-Zannetmem. Eğer öyle olsaydı, liseyi bitireyim de ondan sonra derdi.
-Yazık...
1931 senesi idi,Maarif Vekaleti, Tepe başı tiyatro binasında Darülbedayi nin idaresi altında bir 'Tiyatro okulunun açılmasını uygun gördü. Bizde sevindik. O tarihi ahşap binanın yukarı katında ki bir odasında devede kulak bir tahsisatla okul kuruldu. Bu okula kimler girdi. Ve o tavan arasında ki oda, bugünkü tiyatro sahnesine ne kıymetli sanatkarlar yetiştirdi, bunları anlatmak uzun olur. Fakat o ışıldayan sanat kıvılcımını parlatmak, sonra onun ziyasında zevklenmek için, içten gelen nefesinizle körükler ve çatısı altına giren çıkanı kontrol ederken gözüme bir genç kız ilişti ki, hiçte yabancım değildi.
Alnından kesilmiş kaküller ile o devrin göklerde gezen sinema kadını Kolin Mur'a benzeyen bu kızı bir yerde görmüştüm ama nerede?
-Bu kız kim?
-Yeni geldi. Tiyatro okulunda öğrenci.
-Adı neymiş?
-Semiha.
-Semiha..Tanıyamadım.. Hangi okuldan gelmiş?
-Lisede okumuş. Sonra Güzel Sanatlar Akademisine girmiş. Şimdi de Konservatuvar da imiş.
-Ne yapıyormuş orada?
-Şan dersi alıyormuş.
-Demek sesi de var.
-Öyle diyorlar...
Şayet bir gün bizde de bir opera olursa...
-Ne latifeci adamsın, Nereden aklına gelir böyle tuhaf şeyler. Bizde de opera olursa...Allah müstahakını versin...Katılttın beni gülmekten...
- Muhsinciğim uğurlu kademli olsun. Yeni bir kız öğrencin daha gelmiş. Hem sesi de varmış.
-Ha..Semiha mı?
-Evet..Nasıl, bir şey olacak mı dersin?
-İstidadı var. Çalışırsa olur. Hem sen onu Burgaz dan tanırsın.
-Ne münasebet.
-'Kaçakçılar' filmini çevirirken Feriha Tevfik ile seyre gelmişi.
-Ha...Şimdi tanıdım. Ama o zaman hiç hevesi yoktu.
-Şimdi olmuş işte.
Türkiye Cumhuriyetinin ilk opera sanatkarını ben böyle tanımıştım. 1932-33 tiyatro sezonunda Semiha ilk defa sahneye' Hile ve Sevgi' piyesindeki Luize Müller rolü ile çıktı. Provalarında fena değildi. Oyun gecesi de pek ala geçti. Muhsin yeni yetişenlerde ufak bir istidat görünce artık onun yakasını kolay kolay bırakmaz. Ertesi sene 1933-34 kendisi bir piyes oynayacaktı. Seniha Göknil'in tercüme ettiği nefis bir eserdi 'Güneş Batarken'...
Muhsin'in önemi ile prova ettiği bu piyeste Klotilt isimli güzel bir rol vardı. Semiha için bu rol ideal olabilirdi. Muhsin bu rolü kesti, biçti, bu genç kızın ruhunun içine öyle bir döşedi ve dayadı ki, temsili takip eden bizler, aynı zamanda yeni bir sanatkarın doğuşunu da seyretmiş olduk.
Devam edecek..
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder