'Vatan yahut Silistre! temsilini müteakip Akkaya sürülen Nuri bey:
'Karantina başkatibi Ali beyefendinin tiyatrosunun tesisi hususunda Agop efendiye sahihen muavenet eylediği mağraza çıkarılmaya şayan oyunların ekserisi anın eseri kalemi bulunduğu' nu risalesinde kaydederek bu hakikati belgelemiştir.

'Bu senei mübareke Ramazanı şerifinde kürşat olunana Osmanlı tiyatrosu doğrusu az vakitte hayli gelişme göstermiştir. Şu şimdiki halini az vakitte çalışmış olmasına nazaran yakın vakitte bütün Avrupanın ileriye gitmiş tiyatroları şekil ve heyetini bulacağına yakın hasıl olmuştur. Mevkur tiyatronun kurucusu olan Güllü Agop efendinin himmetini herhalde taktir eyleriz.
Şark ahalisinin derecei zakavetleri bununla da müspet ve milletimiz böyle eserler vücuda getirilip bir taraftan bütünleme edildikçe medeniyete bir kat daha meluf olacakları rehini mertebei açıklıktır.
Mevkur tiyatroya hükümet üyeleri onur ve memurini soylular hezaratı caniplerinden dahi teşrife rağbetleri şerefini gerektirme ve ilerlemesini davet edeceği malumdur.'
'Basiret'in tiyatronun ilerlemesi hakkındaki temennisi ne kadar samimi ise halkın rağbetinin kafi derecede olmadığı da çok açıktır.
Bu vaziyetten şikayet için yine 'Basiret' 1871 de şöyle bir fıkra yaymaktadır:
Himmetine herhalde müteşekkir olduğumuz Güllü Agop efendinin iyi fena az çok meydana koydukları şu Osmanlı tiyatrosuna devam etseler Tiyatroyu Osmani daha başka bir hal çalışırdı.'
1872 senesi vaziyette büyük bir düzelme hasıl olmuş. Güllü Agop tiyatrosu daha başarılı temsiller vermekte devam etmiştir.
1873 başarılarından cesaret alan Güllü Agop kafi derecede ayağına gelmeyen halkın ayağına gitmek emeli le temsilleri için Beyoğlunda da daimi bir bina temin ederek faaliyetine devam etmiştir. 'Basiret' te okuyabileceğimiz şu bent bu hakikati bize öğretmektedir.
'Osmanlı tiyatrosu müdürü Güllü Agop efendi bu sene Beyoğlunda Alkazar nam mahalde şark tiyatrosu namı ve Manukyan efendinin idaresi altında bir şube açılışı ile Tophane, Kabataş ve Beşiktaş halkı tiyatro temaşası için ta Gedikpaşaya gitmek külfetinden ve tabiri öteki mahalli mevkur ahalisini tiyatro temaşası hasretkeşliğinden kurtarmıştır ki doğrusu şayanı taktirdir.
Adı geçen kişi Agop efendi memleketimizde hiç yoktan bir Osmanlı tiyatrosu tesis ederek bu uğurda çalışmakta bulunmuştu. Lakin müddeti mevkure zarfında çatmiş olduğu tarizat elhak tahammülün haricine çıktığı halde yine himmet ve gayretine umutsuzluk getirmemiş olduğundan Osmanlı tiyatrosunu bugün bulunduğu dereceye kadar isale muvaffak olmuştur.
Güllü Agop efendinin tahtı imtiyazında bulunan Gedikpaşada ki Osmanlı tiyatrosu ve oyuncuları sahiden bir kat daha çalışarak seyrine gidenleri memnun etmekte olduğundan doğrusu efendii adı geçen mülkümüzde Osmanlı lisanı üzerine en evvel tiyatro kürşadına muvaffak olmasından dolayı tebrikle devamı ve ilerlemesini temenni eyleriz'
1874 senesi aynı tarz üzerine geçer. Güllü Agop tiyatrosu artık halk tarafından tamamı ile benimsenmiş ve her sene bir parça gelişmesi sayesinde tamamı ile canlanmıştır.
1873-1874 seneleri yaz ve kış mevsimi programı olarak yayınladığı broşür bizi bu hususta kati olarak bilgi vermektedir.
GüllüAgop tiyatrosu o zaman 15 memurdan, sekiz Türk olmak üzere 26 aktörden, 18 aktristen mürekkeptir. temsil repertuvarı 27 telif eser, 53 tercüme dram, 48 tercüme komedi ve 15 musikili oyundan mürekkeptir.
1875 senesi musikili oyunlar Güllü Agop a büyük miktarda rekabete başladığından diğerlerinden geri kalmamak için GüllüAgop esaslı bir şekilde musikili oyunlar oynamak teşebbüsüne girişti. Muvaffak olmak azmi ile işe başlayarak Meynadier isimli bir rejisörle üç senelik bir mukavele yaptı.
Meynadier o zaman Beyoğlunda muvaffakiyetleri ile pek çok şöhret kazanmıştı. Bu sanata aktörlükle giren Meynadier uzun seneler İtalyada da rejisörlük etmiş olduğundan tanınmış değerli bir sanatkardı.
Güllü Agop çok güzel dekor isteyen hafif musikili oyunların ve operetlerin layık ile temsili için Gedikpaşa tiyatrosuna Meynadier nin tavsiyesi ile yeniden tadilat yaptırdı.
Kumpanyayı başlangıcından beri himaye eden Abraham paşa bu yeni teşebbüsü de teşvik ediyordu. Sahneyi derinleştirmek ve sağlamlaştırmak için lazım gelen masraflardan kaçınmadı. Aynı vesile ile sahnenin tavanı da yükseltilerek dekorların kolay ve çabuk değişmesi imkanları elde edildi. Işıklarda da tadilat yapıldı. Kuvvetlendirildi.
Günler geçtikçe tiyatro halkın alışkanlıkları arasına karışıyor, rağbet artıyordu. Bazı hükümet üyeleri de tiyatroya gelmekte artık mahsur görmüyorlardı.
Yazık ki 1882 de Ahmet Mithat efendinin 'Çerkez Özdenleri' adlı eseri temsil edildiği sıralar saraya verilen bir jurnalle bu piyesin (taba arasına nifak) sokacak mahiyette olduğu iddia edilerek bir gece temsilin yarısında perde kapattırıldı ve tiyatro binası derhal yıktırılarak arsası tesviye edildi.
Sonra Güllü Agop muzikai humayuna alınarak tatmin edilmek istenildi.
Gelecek yazımda bu tiyatronun oynadığı ilk telif eserleri tahlil edeceğiz.
Her olayın ilki zordur. O nedenle bende bir ilki sizinle paylaşmak istedim. Tiyatroya emek veren tüm sanatçı ve yönetmenleri bur da saygı ile anmak isterim.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder