15 Ocak 2016 Cuma

Berlin İntibaları 1939 2

Berlin'e varışımızın ertesi günü resmi program haricinde kalmış boş ve özel bir zamandı. Şehirde serbestçe gezmeye imkan vardı.
 Unter der Linden'in meşhur ıhlamurları kesilmiş.Caddenin altından yapılan şimendifer uğrunda acı bir fedakarlık. Fakat yenileri dikilmiş. Cadde yine eski gölgeliğini bulacak. Şimdi bu ağaçlardan başka kısa aralıklarla yükselen beyaz boyalı, muazzam sütunlar var ki, üzerlerinde Alman kartalını taşıyor. Donanma gecesi hepsi aydınlatılacak. Son hazırlıkları ikmal için çalışıyorlar.
 Bizde Cumhuriyetin 15. nci yılı nedeni ile altıncı dairenin önünde, Taksimde sokaklara böyle boyalı direkler dikmiştik. Aralarındaki fark bizim aleyhimize olarak fena göze çarpıyor.
 Büyük caddelerde büyük bir değişiklik yok. Zaten esaslı surette meydana gelmiş ve ilerleme kaydetmiş payıtahtların merkez semtlerinin çok değişmesine imkan olmaz ki. Bütün yeni inşaat, genişleme ve yayılma hareketleri etraf mahallelerde göze çarpabilir. Berlinin büyük ve meşhur caddelerinde yeni inşaat ve genişlemelere şahit olmuyorsak da boyaların tazeliği görülüyor. Bu, Almanyanın başka taraflarında ve Almanya ya yeni katılan yerlerde, sonra bilhassa gözüme çarptı. Örneğin Karlsbad'da büyük bir badanacılık faaliyeti var. Senelerden beri boya yüzü görmeyen bina cepheleri şimdi ya bir askeri kışla gibi sarı, ya krem.
 Resmi dairelerin kapısı önünde ki granit merdivenleri bile çekiçleyerek taze ve yeni bir hale sokmaya çalışıyorlar. Aynı gayret Viyanada da görülüyor. Büyük operanın cephesi iskelelerle kaplı. Kaertner Strasse'de bir çok binaların önünde tahta perdeler çekili. Hepsi taze taze boyanıyor. Herhalde Nasyonal-Sosyalizmin dış görünüşe çok önem verdiğine şüphe yok. Bina mı boyuyorlar, göz mü boyuyorlar? Kim bilir.
 Ancak bütün bu itinaya rağmen, dükkanların içi boş değil ama, keyfiyet ve zenginlik itibarı ile çok aşağı. Cepheye ne kadar kıymet verilirse verilsin, birden bire hasıl olacak yenilik ve parlaklık intibası vitrinlerin sönüklüğü ile derhal uçup gidecektir.
 Berlinin ve Viyananın,meşhur mağazalarında nefis,zarif ve kıymetli eşya yok. Viyananın, Graben ve Kaertner Strasse gibi en zengin caddelerinde kalmış bir kaç kuyumcunun vitrininin, bizim Beyoğlun'daki kuyumculardan daha fukara göründüğünü söylersem hayret etmez misiniz?
Berlinde ucuz, suni ipek, taklit eşya istediğiniz kadar bol. Fakat iyi cins eşya,zarif ve metin eşya, ortadan kalkmış. Viyanada da aynı hal. Bu neden? Yahudilerin memleketten ve hayattan çıkarılmasından mı?
 Bu sönüklüğün yalnız bununla izah edilemeyeceği şüphesiz. Memleketin umumi hayatı buna sebep olduğuna hükmetmek daha doğru olur gibi.
Bu mevsimde bomboş olan Karlsbad'ın hemen bütün dükkanlarının açık bulunmasını ve alışılmış olmayan kalabalığın görülmesini bana izah edenlerden biri,Karlsbad'da halis ve iyi eşya bulmak ümidinin de bunda bir rol oynadığını temin etti. Fakat Çekoslovakya'nın iyi eşyası çoktan Berlin'e taşınmış ve burada eski mallardan bir şey kalmamış. Nasyonal-Sosyalistlerin Berlin ve bütün Almanya şehirlerine parlak bir harici manzara vermek yolundaki gayretlerinin mağazalarda ki eşyanın değersizliği yüzünden akim kaldığında hiç şüphe edilmez.
Ya fiyatlar? Almanya'da iki türlü mark bulunduğunu biliyorsunuz. Tabi zan olunan mark bizim para ile elli kuruş kadardır. Seyyahlara günde elli, yüz mark nispetinde verilen ikinci nevi mark ise, takriben 25 kuruşa mal olur. Asıl mark hesabı ile Almanya'da yaşamak çok pahalıdır. Bu para ile hiç bir eşya satın alamazsınız. Ancak Register marklardır ki, fiyatlarda bir denge temin edebiliyor. Görülüyor ki, Alman markının gerçek kıymeti bizim para ile 24,25 kuruştan ibarettir. Fakat Alman hükumeti bunu suni bir tedbir ile 50 kuruşta tutmak için ısrar ediyor. Alman markının Alman hudutları haricinde hiç kıymeti yoktur, bir kağıt parçasından ibaret telakki olunuyor.
 Yanımda kalan 10 markı Viyanadan Peşte'ye gelirken vagon restoranında verdim. Kıymeti yoktur diye kabul etmediler. Tecrübe için aynı parayı Sırp ve Bulgar hudutları içinde de teklif ettim. Yine almadılar. Almanya dan çıkarken yanlarında 10 mark götürmeye mezun olanlar bu markları kağıt değil,gümüş olarak alırlarsa yemek vagonunda sarf etmek olanağını bulacaklardır.
 Bütün bu Alman parası hesaplarına girerken,ben bir Türk sıfatı ile şunu düşünüyorum. Biz Almanya ya mal satıyoruz. Mukabilinde 50 kuruş hesabı ile bize mark veriyor ki, gerçekte bu markın dünya piyasasında kıymeti bunu yarısıdır. Kendimize zahiren karlı iş yapmış sanıyoruz ama, bilmem ki iktisatçılarımız ne derler.
 Devam edecek

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder