HİTLERLE KARŞI KARŞIYA
Wilhelmstrasse'deki Alman şanseliyeliği binasına muhteşem bir daire ilave etmişler. Almanya da zaten yeni ne yapılıyorsa hepsi muhteşem ve muazzam oluyor. Görülüyor ki, Nasyonal Sosyalizm milletin büyüklüğünü, maddi büyüklükler, teknik başarılar ile ölçmeye pek meyyaldir.
Şanseliye dairesini eskiden bilirim. Umumi harp içinde idi. Bethman Holwog bizi burada kabul etmişti. Harp bütün şiddeti ile devam ediyor, fakat bizde ve müttefiklerimizde yorgunluk eserleri hasıl oluyordu. Hatta sulh arzuları açıkça izhar edilmeye başlanmıştı. Ben, Türk milleti namına söz söylerken, bizim sulh istemediğimizi, yalnız zafer için dövüştüğümüzü anlatmıştım. Geçmiş günler. Almanya mı değişti, bizim mi gözlerimiz realiteyi daha iyi görmesini öğrendi.?
İmparatorluğun sığdığı ve iktifa ettiği şanseliye dairesini Nasyonal Sosyalizm kendi şan ve şerefi ve azameti ile mütenasip bulmamış olacak. Herhalde Führer'le bir noktada tamamen müttefikim. Şu biçimsiz ve manasız kübik belasını Almanya ya sokmamış. Modern mimariye bir güzellik vermeye muvaffak olmuş. Yanı şanseliye dairesini renk renk mermer döşeli salonları. gerçekten kibar, sade ve azametli. Çiçek açmış koca koca ağaçlar köşelerde etrafa taravet, neşe ve hayat neşesi serpiyor. Viyana saraylarından getirilen eşyanın bu yeni salonları süslemek konusunda çok işe yaradığını söylediler. Şimdi burada yirmi millete mensup misafir heyeti var. Yüz kırk metre uzunluğunda olduğu tahmin edilen büyük salonda yerleştik. Misafirler Führer'in huzuruna kabul olunacak. Onu bekliyoruz. Kafi derecede ayakta durduk ve bekledik.
Nihayet, galiba Alman devlet reisinin teşrifi yaklaştı. Refakatcılar harekete geldiler, muhtelif milletlere mensup misafirleri gurup gurup topladılar. Her gurup, alfabe sırası ile yerini aldı. Sonra, küçük bir kumanda fısıltısı:
Davetliler aynı istikamette dizilecekler, grup arasında ufak bir fasıla olacak, grup şefleri başta duracak, bütün davetliler yalnız bir sıra teşkil edecekler..Bu kumanda tatbik edildi. Artık bekliyoruz. Alman disiplini misafir kabulünü bile askeri kaidelere iliştirmiş. Aklıma Kayzer geldi. Onun huzuruna daha kolaylıkla, daha az şart ile çıkmıştık.
İşte Führer. Karşı kapıdan, arkasında bir heyet ile göründü. İlerledi, yürüdü, şimdi alfabe sırası ile ilk gruptan başlayarak, davet ettiği misafirlerine ikram ve iltifat edecek. Misafirler selam vaziyetinde hürmet resmini ifa eden bir askeri kıta gibi tertipli ve hareketsiz duruyor. Führer 'merhaba asker' der vaziyette misafirlerini teftiş ediyor. Yalnız birer el sıkma ve grup reislerine bir kaç iltifat kelimesi.Selam muamelesi bitti ve misafirler, gördükleri iltifat ve teveccühten minnettar, birbirlerine karıştılar. Şimdi başka salona geçiliyor. misafirler daha serbest. Birbirlerine karışabiliyorlar, garsonlar tepsilerle dolaşmaya başlıyor, çay ziyafeti.
Fakat gözler daha ziyade Führer'i arıyor. O hakiki bir İmparator, hatta ondan da fazla bir şey, bir Führer, bir Hitler.Resimlerine çok benziyor. Halinde bir fevkaladelik yok. Daha ziyade donuk, sade, fakat azametli bir tavrı var. Mussolini gibi değil. O, bir salona girdiği zaman gözleri, etrafında hasıl olmasını beklediği hayranlık ve prestij hislerini görüp mütelezziz olmak ister gibi, her noktayı dolaşır ve mağrur jestlerle yürür.
Führer daha ziyade, etrafa lakayıt hissini veriyor. Gözlerini uzaklara dikmiş gibidir. Ve uzaklardan gelmiş gibi hülyalı bir tavrı var. Devrimizde en büyük rollerden birini oynamış bir adam. Şüphesiz ki son sözünü söylemiş değildir. Bu söz ne olacak?
Duruma yalnız bir cepheden bakılacak olursa, Almanya ya temin ettiği mevkiin büyüklüğü hiç inkar kabul etmez. Bugün, Almanya ecnebi ülkelere karşı başını kaldırabiliyorsa, onu işte şu basit üniformalı ve kahverengi gömlekli adamın azmine borçludur. Fakat Almanya ya bu mevki ne fedakarlıklar pahasına mal oluyor.? Orasını hesap etmek benden ziyade Almanlara ait.
Yalnız ,Hitler'in nerede duracağını düşünmek hepimizin hakkı. Çünkü onun bir sözü ile yarın bu çelik ordu, dünyayı kan içinde bırakabilir. Hitler bunu isteyecek mi? Karşımızdaki canlı muamma sırrını bildirmiyor.
Hitler özel hayatı hakkında yazılan kitaplardan bazılarını hatırlıyorum. Bu hayatın sadeliği ve temizliği bir hürmet telkin etmemek imkansızdır. Hitlerde bu hırsıcah varsa o da, milleti hesabına. Eğer bu büyük iradeli, yapmasını ve istemesini bilen adam yalnız maddi kuvvete tapmak ile iktifa etmeseydi, ırkçılık hülyaları içinde yalnız şimallilerin ve neticede Almanların cihana hakimiyetlerini tesise kalkmasaydı, dünyada bütün bu küçük ve hususi menfaatlerin üstünde, tekmil cihanı kucaklayacak bir insan ailesi bulunduğunu da kabul edebilseydi, yeryüzünün manzarası ne kadar değişir ve mesut görünürdü. Devam edecek
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder